Now Reading
Eko-Anksiyete Nedir? Eko-Anksiyete ile Nasıl Başa Çıkılır?

Eko-Anksiyete Nedir? Eko-Anksiyete ile Nasıl Başa Çıkılır?

Eko-anksiyete; insanların iklim değişikliği, çevre tahribatı, biyolojik çeşitlilikteki kayıp ve çevre kirliliğinin etkilerini gözlemlerken hissettikleri korku, kayıp, üzüntü, öfke ve panik durumunu tanımlamak için kullanılan bir terim. Eko-anksiyeteyi kendi başına bir kaygı bozukluğu olarak değerlendirmemek gerekiyor. Fakat eko-anksiyetenin önceden var olan zihinsel sağlık sorunlarını tetikleyebileceği ya da kötüleştirebileceği yönünde bir takım çalışmalar da mevcut.

Eko-Anksiyete Terimi Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Terim olarak yeni bir terim. İlk olarak 2017 yılında Amerikan Psikoloji Derneği tarafından tanımlandı. Günümüzde ise medya ve internet mecralarında sıklıkla duymaya başladık. Popüler kültürde de hatırı sayılır bir yer etti. Hatta en popüler bilimsel araştırma konularından biri haline geldi bile diyebiliriz. İnsan faaliyetlerinin zararlı etkilerine ilişkin kamuoyu farkındalığı arttıkça ve derinleştikçe, toplumun gezegenimiz üzerindeki zararlı etkilerine karşı endişeli olan insanların sayısı da gün geçtikçe artıyor.

Her ne kadar terim olarak yeni olsa da, aslında olayların kendisi yeni değil. Şöyle ki, iklim değişikliği, çevre tahribatı, biyolojik yok oluş ve çevre kirliğinin olumsuz etkilerini yüzlerce yıldır zaten hissediyoruz. Sadece bu değişimlerin etkilerini hemen fark etmiyoruz. Hatta bazı toplumlar tüm bunların olumsuz etkilerini bizlerden çok önce ve yoğun bir şekilde hissetmeye başladılar bile.

Eko-Anksiyetenin Etkileri Nelerdir?

Eko-anksiyete farklı insanlarda farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Mesela bazı insanlar, hali hazırda süregelen bu olumsuz süreçleri durdurmak için insanların birlikte hareket edemeyeceğine, bireysel faaliyetlerin hiçbir işe yaramayacağına dair güçlü inanışlara sahipler. Bu durum onların kendilerini büyük ölçüde çaresiz, umutsuz ve korku dolu hissetmelerine yol açıyor. Bu, eko-anksiyete için bir örnek olarak düşünülebilir.

Bazı insanlar ise ülke yöneticilerinin, çeşitli kuruluşların ve iş insanlarının bu konuda pek çok aksiyon alabileceklerini ancak yeterince ellerini taşın altına koymadıklarını düşünerek büyük bir hayal kırıklığı ve öfke hissediyorlar. Bu da eko-anksiyeteye başka bir örnek olarak değerlendirebilir.

Bazı insanlar bu duyguları kendilerini motive etmek için, bazıları ise harekete geçmek kullanıyorlar. Holding ve kurumlara karşı talepkar oluyorlar, devletin sorumluluklarını sürekli olarak hatırlatıyorlar ve kendi kişisel yaşamlarında pek çok alışkanlıklarını değiştirerek bireysel olarak kendi sorumluluklarını yerine getiriyorlar. İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’in 2019’da siyaset ve iş dünyasının liderlerine hitaben yaptığı konuşmayı hatırlatmakta fayda var; “Evimiz yanıyormuş gibi davranmanızı istiyorum, çünkü yanıyor.”

Eko-Anksiyete Nasıl Yönetilebilir?

Eko-anksiyetenin aslında olumlu yönleri de var. Öncelikle bunun rasyonel bir his olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ayrıca bu hislere sahip olan kişinin yüksek ölçüde empati ve şefkat duyguları taşıdığı da bir gerçek. Tüm bunlar aslında harekete geçmeye de teşvik ediyor.

Ancak her şeyden önce eko-anksiyetenin doğa ile aranızdaki özel bağı koparmasına izin vermemeniz gerekiyor. Doğanın bir parçası olduğumuzu ve doğanın da bizim bir parçamız olduğunu keşfetmeye daha meyilli olmalıyız. Kendi yaşantımız ve kültürümüzdeki kopuklukları doğadan aldığımız şifayla iyileştirebiliriz. Doğayla olan ilişkinizi iyileştirdiğiniz takdirde, dünyanın ekolojik yaralarını sarmak için ihtiyacınız olan gücü daha sağlıklı şekilde hissetmeye başlayabilirsiniz.

Eko-Anskiyete ile Nasıl Başa Çıkılır?

Yaşadığımız dünya ve insanları ile ilgili yoğun kaygı durumları yaşıyorsanız aşağıdaki tavsiyelere kulak verin:

  • Sizi anlayan insanlarla vakit geçirin. Aynı dilden konuşabildiğiniz arkadaşlarınızın, ailenizin olması size gerçekten yardımcı olacaktır.
  • Kaygı düzeyinizi etkileyen olumsuz haber içeriklerinden, sohbet ortamlarından kaçının.
  • Kontrol alanınızda size iyi gelen uygulamaları sürdürün, ancak kontrol alanınızın dışında kalanların sorumluluğunu almayın.
  • Harekete geçin. Daha sürdürülebilir seçimlere yönelin. Kendi etki alanınızdaki insanları teşvik edin.
  • Kişisel gelişiminize ve kişisel bakımınıza öncelik verin. Eko-anksiyete hislerine boğulduğunuzu fark ettiğinizde kendinize biraz zaman tanıyın. Kendinizi olumlu ve güvende hissettiren şeyler yapın.
  • Gerekirse profesyonel destek alın.
View Comments (0)

Leave a Reply

Your email address will not be published.

© 2019 Kadın Gezegeni - Tüm Hakları Saklıdır