Çocukken “hayır, istemiyorum” diyorduk da sonra neler oldu da diyemiyoruz acaba?
Uzman Klinik Psikolog Damla Görür “Hayır” diyebilmenin önemi konusunda sorularımızı yanıtladı.
Keyifle okumanız ve faydalanmanız dileğiyle.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”22px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_single_image image=”10112″ img_size=”full” add_caption=”yes” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”22px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Hayır diyebilmek bazı kişiler için neden zor?
Öncelikle hepimizin hayır diyemediği zamanlar olmuştur. Bu kimi zaman çok sevdiğimiz kişi olabilir, kimi zaman da patronumuz. Belki de iş hayatında “kızılma” kaygısıyla evet dediğimiz her şey bize gereğinden fazla yük oluşturabilir. Ya da sevdiğimiz kişiyi kaybetme korkusuyla “hayır” kelimesine dilimiz varmaz.
Bu sebepler bizi bazen “hayır” diyemediğimiz için zor duruma düşürebilir veya düşürmüştür. Özellikle bu kelimeyi daha çok suçluluk duygusu hisseden ve kaybetme kaygısı yaşayan bireylerde daha fazla görebiliriz.
Genellikle kimler hayır demekte zorluk yaşar?
İlk düşündüğümüzde kişilik yapısı olarak çekingen ve utangaç kişiler hayır demekte biraz daha zorluk yaşayabilir. Ama sadece bunlar buz dağının görünen kısmıdır. Bu noktada birçok uzmanında söylediği gibi çocukluk dönemi çok önemlidir.
Her insanın çok rahat hayır dediği bir dönem varsa sanırım o da çocukluk dönemidir. Çocukluk döneminde itirazlar ve çatışmalar aslında yetişkinlik döneminin bir basamağıdır. Bu süreçte ebeveynin tutumu oldukça önemlidir. Ebeveynler kendi evetlerini “otorite” uğruna bir şekilde baskıyla uygulatırlar. Bu durumda çocukların minik “hayır” ları duygusal bir kaygıya dönüşür.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”22px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_single_image image=”10118″ img_size=”full” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”22px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]“Hayır dersem beni sevmezler” ya da “istediklerimi elde edemem” boyutuna ulaştığında hayırlar azalır ve sevilmeme kaygısıyla bilinçsizce evetlerini uygulamaya başlarlar. Böylece karşı çıkma ve özerklik, suçluluk-kaygıyla sonuçlanır.
Tam bu noktada hayır demekte zorluk yaşayan kişilerin serüveni başlamaktadır. Bu kişiler hayır demekten kaçarak, suçluluk duygusu ve kaybetme korkusunun oluşturacağı kaygıdan kaçmaya çalışır.
Hayır demeyi nasıl öğrenebiliriz?
Özellikle şunu unutmamalıyız ki hayır demek bize sevdiğimiz kişileri kaybettirmez. Ya da işimizi, eşimizi…
Bunu yaparken kişinin önceliği kendi olmalıdır. Evet dediğinde zor durumda kalacağını ve birçok yükün altına girebileceğini unutmamalıdır. Daha sonrasında temelde yatan sorunları da keşfederek aslında kendi özerkliğini koruma adına hayır demesi gerektiğini benimsemelidir.
Hayır diyemediğimiz zamanlarda oluşan kaygının bizi ne kadar etkilediğini de düşünmemiz gerekir. Hayır dediğimizde aslında kafamızda oluşan felaket senaryolarını yok etme adına çok güzel bir adım olacaktır.
Daha sonrasında daha küçük şeylerle başlayıp (bu örneğin bir arkadaşınıza sinemaya gelmek istemediğinizi söylemek olabilir) adım adım bu cevabı doğru yerlerde verebilirsiniz.
Hayır diyebilmeyi öğrenmek kendinize daha olumlu bakmayı öğretecektir.
Hayır demeyi öğrenmek hayatımıza ne katar?
İlişkilerimiz aslında daha samimi olur. Çünkü içten söylenilen bir hayır, içten söylenmeyen bir evetten daha kıymetlidir.
En önemlisi kendimize olan saygımız. İçten içe bizi kemiren kaygıdan kurtulmuş oluruz. Suçluluk duygusu olmaz ve değerimizi bir başkasının mutluluğundan ön planda tutarak korumuş oluruz. En güzeli de bu değil midir? Kişinin kendine vermiş olduğu değer…
İnsanlar sadece karşı tarafa değil de zaman zaman kendine de hayır diyebilmeli midir?
Tabi ki. Bazen sadece dürtülerimizle hareket edebiliriz. Düşünmeye fırsat olmadan hareket ederiz ve bu davranışlarımız da bizi zor duruma sokabilir.
Öncelikle insanın kendine sınır koyması en önemli konudur ve zaten “karşı taraftan” önce gelmelidir. Kişinin sınırları olmadan zaten bir karmaşaya dönüşür ve mutsuzluklara sürüklenebilir. Kişinin hayatında sadece evetler olamaz. Hayırlar bize birçok şeyi evetlerden daha iyi öğretir.
Mesela hava durumu sadece güneşli midir? Yağmur yağdığında bir daha dışarı çıkmamayı mı düşünürüz? Büyük çoğunlukla hayır. Bir denge gibi düşünebiliriz aslında. Hayat dengeye ihtiyaç duyar. Bir taraf ağır basarsa da zorluklar yaşarız. Sadece “evet” ler ya da sadece “hayır” lar. Ne kadar sıkıcı değil mi?
Kişi kendi hayatını da böyle düşünmeli. Gerektiği yerlerde kendine de hayır demeli. Sadece erkek arkadaşınız olsun istersiniz aslında bu yüzden belki de gelen bir teklifi olması adına kabul edersiniz. “Gerçekten istiyor muyum?” diye düşünmeden. Çünkü bu noktada dürtüleriniz de size baskı yapıyor evet demeniz yönünde. Belki de çevreden bile çok uyarı aldınız olmaması yönünde ama yine de evet dediniz. İçten içe hayır demeliyim diyorsunuz ama bu dürtü size engel oluyor.
İşte altını çizdiğimiz nokta aslında tam olarak bu kapıya çıkıyor. İsteklerimiz ve ihtiyaçlarımız bireylerin evet ve hayırlarını belirler. Kendinizi iyi tanımak bu noktada çok önemlidir. Sizi en iyi sizden başka kim tanıyabilir ki?[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Çok önemli ve değerli bir yazı olmuş Damla hanıma teşekkürler