Klinik Psikolog Janin Marazyan hem Hamile ve Doğum Psikoloğu hem de Uzman Çocuk-Ergen Psikoloğu. Kendisi Doğum Travması konusunda çok detaylı bilgiler verdi.
Keyifle okumanız ve faydalanmanız dileğiyle.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/2″][vc_single_image image=”10183″ img_size=”full” add_caption=”yes” alignment=”center”][/vc_column][vc_column width=”1/2″][vc_column_text]
“Anne karnında ve doğum anında deneyimlediğimiz pek çok şey beden hafızamızda kayıtlı bulunmaktadır.”
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Doğum travması nedir?Öncelikle belirtmek isterim ki genelde doğum travması denilince hep akla annelerin yaşadığı travmalar gelir oysa son yıllarda yapılan araştırmalar bize bebeklerin de doğumda hatta anne karnında fiziksel ve duygusal travmaları içselleştirdiğini göstermektedir.
Bu yüzden doğum travması, doğum sırasında anne ve/veya bebeğin fiziksel bütünlüğünü tehdit edecek bir durumla karşılaşmasıdır. Aynı zamanda annenin doğumu algılayış şekliyle de oldukça ilgilidir.
Doktor ya da ebe için oldukça sıradan olan bir uygulama anne tarafından travmatik olarak algılanabilir ve maalesef ki çoğunlukla bu durum doğum ekibi tarafından fark edilmez dahi. Doğumun anne ya da bebek tarafından travmatik olarak deneyimlenmesi ve bununla baş etmekte zorlanılması aile içi ilişki dinamiklerini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Hangi olaylar doğum travmasına neden olur?
- Çok uzun süren doğumlar
- Annenin kendini güvende hissetmemesi
- Gerekmediği halde çok fazla tıbbi uygulamalar yapılması (suni sancı, epidural, epizyotomi, lavman vb.)
- Oksijen azalması
- Kordon dolanmasına bağlı bebeğin kalp ritminde bozulma
- Doğum kanalında sıkışması
- Erken doğum
- Uzun süre küvezde kalma
- Vakum, forseps kullanımı
- Bebeğin hazır olmadığı halde alınması
- Doğar doğmaz uzun süreli ten tene temasın yapılmasından mahrum bırakılmak
- Gebenin doğumda gün yüzüne çıkabilecek geçmiş travmaları
- Gebenin doğum ekibiyle iletişim eksikliği ve/veya süreçle ilgili yeterince bilgilendirilmiyor oluşu doğum travmalarına neden olabilmektedir.
Aslında pek çok belirti olabilir, bunu anlayabilmek için de bebeği çok iyi gözlemlemek gerekir. Ancak en belirgin doğum travma belirtileri olarak;
- Bebeğin ebeveyni ile bağlanma problemleri
- Emzirme sorunları
- Uyku problemleri
- Gaz problemleri
- Bir türlü anlam veremediğimiz ağlama nöbetleri söylenebilir.
Ancak bu tür sorunları yaşayan her bebek doğum travması yaşamıştır demek doğru olmaz ancak doğum travması yaşamış bebeklerde bu tarz sıkıntıların eşlik edildiği görülmektedir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Doğum travması bebeklik döneminde kendini göstermeyip ileriki yaşlarda ortaya çıkabilir mi?
Aslında anne karnında ve doğum anında deneyimlediğimiz pek çok şey beden hafızamızda kayıtlı bulunmaktadır. Bugün artık pek çok terapi yöntemiyle (psikodrama, EMDR gibi) doğum kayıtlarımızı çalışabildiğimiz bilinmektedir.
Bebeklerin sözel becerileri henüz gelişmediğinden deneyimlediklerini beden hafızalarına kaydederler. Bu da genelde yukarıda belirttiğimiz bedensel dışavurumlarla kendini gösterir ancak bu belirtilerin temelinin doğum travmasına dayandığını fark edebilmek ebeveynler tarafından her zaman mümkün olmayabiliyor hatta nadiren bu fark edilebiliyor bu yüzden bebekken fark edilmeyip genelde çocukluk döneminde ya da yetişkinlikte döneminde fark edilmektedir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_single_image image=”10187″ img_size=”full” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Bebeklerin doğum travması nasıl çözülür?
- Bebekler streslerini bedenlerinde tutarlar ve bedenindeki stresini atıp rahatlaması için ağlamaya ihtiyacı vardır. Eğer bebeğimizin neyden kaynaklandığına anlam veremediğimiz ağlamaları varsa bu ağlamalara yer açmak, ağlamasına izin vermek ama o ağlarken de sakin bir şekilde bebeğimize sarılıp, öpüp onun sakinleşmesine, duygularını düzenlemesine, güvende olduğunu hissetmesine yardımcı olmamız doğumdan kaynaklı travmaların yarattığı stresle baş etmelerine fazlasıyla yardımcı olur.
- Cee-ee gibi pek çok bebeğin oynamaktan çok keyif aldığı bu oyun aslında kayıp ve kavuşmayı içerir. Bu tarz oyunlar da oynayarak doğum sırasında yaşadığı travmayı işleyebilir ve sonrasında cee-ee yapıp annenin güler yüzle, sevgiyle bebeğini kucaklamasıyla doğum sonrası kavuşma sahnesi işlenerek olumsuz anıları olumluya çevrilebilir.
- Bir başka doğum travmasını işlenmesine yardımcı olabilecek oyun da tünel oyunlarıdır. Tünel oyuncağından alıp bebeğin o tünelden geçmesine izin verip tünelin çıkışında annenin bebeğini sevgiyle karşılaması gene doğum anını sembolize eden oyunlardan biridir.
Ancak bu tarz etkileşimlere rağmen hala sıkıntı devam ediyorsa doğum ve bebeklerle çalışan uzman psikologlardan destek alıp doğum canlandırmaları yapılarak ya da farklı yöntemlerle anne bebek terapisi çalışılarak bebeğin ve/veya ebeveynin doğum travmasını iyileştirebilmemiz mümkündür.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Bu travmalar bebeklik döneminde çözülmezse ileriki yaşlarda kişide ne gibi sorunlara neden olabilir?
Anne karnında ya da doğumda yaşadığı travmaya ve sonrasında bunun benzer durumlarla pekiştirilmesine göre bunun cevabı değişir. Psikiyatrist Frank Lake’in çalışmalarında annenin hamilelikte yaşadıklarını bebeğinin de deneyimlediğini göstermiştir.
Örneğin, bir vaka da babasını kaybeden bir anne tüm hamileliğinde depresif duygular içerisinde yas sürecini yaşamış ve bu bebek doğduktan sonraki süreçlerinde dönemsel depresif belirtiler göstermiştir. Depresif döneme girdiğinde çocuk resimlerinde anne rahmini temsil eden mağaralar çizip içine ölmekte olan yaşlı adamlar çizermiş. Bu ve bunun benzeri pek çok vaka bulunmaktadır.
Ama belirttiğim gibi bu durum sadece tek bir olayla değil sonrasında da bu duygular pekiştirildiğinde kalıcı hale gelmektedir. Bu yüzden bu gibi durumlar yaşandığında ne kadar erken müdahale edilirse o kadar hızlı ilerleme sağlanır ancak bebeklik dönemi kaçırıldıysa, çocukluk döneminde, o dönem de kaçtıysa yetişkinlik döneminde de destek alınabilir yani değişim ve iyileşme her daim sağlanabilir yeter ki bunu isteyelim…[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Yetişkin insanlardan bazen şunu duyuyoruz:
*beni aslında erkek beklemişler. Ya da kız beklemişler…
*beni aslında ailem istememiş/ aldıracaklarmış…
Bu gibi durumların sizce yetişkinlik döneminde etkileri oluyor mu?
Evet, maalesef ki yapılan çalışmalar bize istenmemiş olmanın ve bunu bilmenin kişide hayat boyu sürebilen depresif kişilik yapısının oluşmasına zemin olabildiğini gösteriyor.
Sadece hamilelikte istenmemekle kaldıysa bu gene daha çabuk toparlanabilir bir durum olabilir ancak hamilelikteki bu istenmeme durumu bebeklik ve çocukluk döneminde de devam edip pekiştirildiyse o zaman yetişkinlik döneminde çok daha kalıcı etkileri olmaktadır.
Yetişkinlikte kendine zarar verme eylemleri ve öfke davranışları da eşlik edebilmektedir. Bu çocuklar sadece kendine güvenebildiklerini anne karnındayken ulaşamadıkları sevgi ve onayı aradıklarını ya da o sevgi ve onayı bulduklarında onu istemeyerek hayatlarını geçirdiklerini ifade etmektedirler.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_empty_space height=”22px”][/vc_column][/vc_row]