Uyku ve Güvenli Bağlanma arasındaki ilişkinin önemini anlatan çok değerli bir kitaptan bahsetmek istiyoruz size: “Uyku, Güvenli Bağlanma ve Bebeğiniz.”
Kitabın yazarı Uzm. Gelişim Psikoloğu Sinem Özen Canbolat bu konu hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Keyifle okumanız ve faydalanmanız dileğiyle.[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/2″][vc_single_image image=”8795″ img_size=”full” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Bebeklerde güvenli bağlanma nedir?
Bebeklerde güvenli bağlanma nedir sorusunun cevabından önce “bağlanma nedir?” sorusundan başlarsam; bağlanma bebeğin yaşamını sürdürmek için bakım veren kişi ile kurduğu yakın ilişkidir. Bebek bu ilişki içinde ruh, beden ve zihnine dair ihtiyaçları duyarlılık ile karşılanır ise bağlandığı kişiyi güvenli bir liman olarak görür. Bu keşfetme arzusu ile dış dünyaya yöneldiğinde, kendini kaygılı ve korkulu ya da tehlikede hissettiğinde, ihtiyaçları oluştuğunda döneceği bir limandır.[/vc_column_text][vc_single_image image=”8801″ img_size=”full” add_caption=”yes” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”12px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Bu kişi ile -ki bu birinci derecede bakım veren annedir genelde- oluşturduğu ilişki modeli hayatının devamında kuracağı ilişkilere model olacak ve hayata ve kendisine bakışını etkileyecektir. Dolayısıyla, bağlandığı kişi bebeğin ihtiyaçlarını ne kadar duyarlı, olabilen en iyi zamanda ve istikrar ile karşılar ise, bebek kendini o derece güvende hisseder ve bu ilişki ve tüm bu bakış açıları olumlu bir şekilde gelişir.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”12px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Bağlanma ve uyku arasında nasıl bir ilişki vardır?
Bağlanma ilişkisi 24 saat devam eden bir ilişkidir. Bebeğimizin ihtiyaçlarını göz ardı eder, ona karışık mesajlar verir, onun sinyalleri yerine kendi içimize döner ve kendi duygularımız ile orada olursak ona güvensiz bağlanmaya dair bir deneyim yaşatmış oluruz. Dolayısıyla, bebeğin uykudaki ihtiyaçlarına dair sinyallerinin okunması, anlamlandırılması, duyarlılıkla cevap verilmesi, empati kurulması, o anda da birliktelikten hoşnut olunması, regüle edilebilmesi ama aynı zamanda stresini de güvende hissedebileceği şekilde atmasına izin verilmesi, duygularının kabul edilmesi ve bu duyguların işlenerek ona geri yansıtılması gibi güvenli bağlanmanın oluştuğu bir ilişkide olması gerekenler uyku ile ilgili bakımı verirken de gözetilmelidir.
Bebekler neden uykuya dalmakta zorlanırlar?
Bunun birçok fizyolojik ve psikolojik nedeni var ama her yerde yazan ve bulunabilen ilk aylardaki düzensiz hormon salgılanımı, çok ya da az yorulması, uyku ortamının çok uyarıcı olması gibi fiziksel nedenlerden ziyade ben burada psikolojik nedenlerden bahsetmek isterim.
- Her ne kadar uykusu gelen bebeğin adrenalin ve kortizol salgılanımının artması ile yaşadığı stres fizyolojik bir durummuş gibi görünse de, bu stresi dışarı atma isteği aynı zamanda psikolojiktir de. Bebek bu stresi atmak için ruhu, bedeni ve zihni için güven veren sevgi dolu desteği arar. Ancak bu stresi atması için gerekli bu destek oluşturulmadığında uykuya rahat dalamayacaktır. Bu nedenle uyku öncesi ihtiyaçları karşılanmış bir bebeğin ağlayarak stresini dışarı yansıtabilmesini kabul edebilmek ve gerekli desteği vermek önemlidir.
- Bebek sadece artan uyku durumu nedeni ile stres yaşamaz. Aynı zamanda gün içinde de bizim fark edemediğimiz bir dolu stres dolu anı olmuş olabilir. Yürümeye çalışırken düşmek, gönderdiği gülücüğe o anda cevap bulamamak, uzanmak istediği bir nesneye uzanamamak, canı acıdığında canının acıdığının kabul edilmemesi ve dikkatinin başka yöne çekilmeye çalışılması ile anlaşılmamış olmak gibi uzayıp gidebilecek uzun bir liste şeklinde huzursuzluk, çaresizlik ya da öfke duygularını deneyimlemiş olabilir. Eğer bu duygular (bakım veren kişinin de desteği ile) hazmedilememiş ise tam uykuya dalarken ona yine kendilerini hatırlatırlar. Ve tüm bu hazmedilmemiş duygular onun hazmedilmemiş yemekler gibi uykuya dalmasını zorlaştırır.
- Bunun yanı sıra, daha uzun süreli stres oluşturabilecek hayat deneyimleri dahi, özellikle doğum gibi, bu uykuya geçişte kendini hatırlatabilir.
- Son olarak, bu dünyada anneyi bırakıp uyku dünyasına geçmek de bebek için hiç kolay değildir. Anneden ayrıldığında güvenli limanının varlığını sürdürüp sürdürmeyeceğini, ayrıldığında tehlikede olup olamayacağını bilemez. Tüm bu durumları düşündüğümüzde bebeğin uykuya dalarken zorlanması ve yaşadığı huzursuzluk çok anlaşılabilir bir hale gelir.
DUBG aslında benim kitapta kolayca bahsetmeyi sürdürebilmek için oluşturduğum kısaltma. Temelinde, bebeğin uyku esnasında ihtiyaçlarını gözetme, ihtiyaç duyduğu noktada sinyalini doğru anlamlandırarak ihtiyaç duyduğu desteği verme, ancak ihtiyaç duymadığı noktada da gelişimine fırsat vermek vardır ki bunlar da güvenli bağlanmanın temelinde olan davranışlardır.[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/2″][vc_single_image image=”8792″ img_size=”full” add_caption=”yes” alignment=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”12px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]Uykuya dalma da bir beceri olarak görülebilir ve her beceri gibi bebek hazır oldukça, kendini güvende hissedeceği şekilde gelişimi için alan yaratma fırsatı verilerek gelişmelidir. Buradaki kilit kelimeler “bebeğin ihtiyaç duyduğu uygun destek” (ki uyku eğitimlerinde genelde göz ardı edilendir) ve “ihtiyaç duymadığında desteği azaltmak süreti ile verilen fırsat”tır (ki, bu da bebeğin ihtiyaç duymadığı bağımlı ilişkilerde göz ardı edilendir). Dolayısıyla DUBG, uyku eğitimlerinden ve bebeğin ihtiyacının ötesinde sürdürülen bağımlı ilişkilerden daha çok güvenli bağlanmaya dair bir yol haritası çizer ebeveynlere.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column offset=”vc_hidden-xs”][vc_empty_space height=”12px”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]DUBG nin uyku eğitiminden farkı nedir?
DUBG uyku eğitimlerinden farklı olarak mekanik bir sisteme bağlı değildir. Adımlar daha önceden belirlenmiş değildir, bebeğin hikayesine ve verdiği cevaplara göre ilerlenir. Uyku eğitimlerinde bebeğin ne kadar sürede bağımsız uykuya geçeceğine ve ne derece bağımsız uyuyacağına önceden karar verilmiştir. Oysa, DUBG’da ne kadar sürede ilerleyeceğine ve ne derece bağımsız uyuyabileceğine bebek kendisi karar verir.
Uyku eğitimlerinin çoğunda bebeğin ağlamaları uygun desteği bulmaz. DUBG’da ise bebeğin ağlamaları asla cevapsız bırakılmaz ve cevaplar bebeğin ruhsal süreçlerini ve ebeveyn-bebek ilişkisini temel alır ve hatta bunların gelişimine katkı sağlar.
Yine uyku eğitimlerinden farklı olarak birlikte yatma ve zaman zaman (bebek ihtiyaç duydukça) emzirerek uyutma sürdürülür. Bu nedenle, uyku eğitimlerinde, bebek, desteğe ihtiyacı olsa dahi kendini uykuya kapatabilirken, DUBG’da ihtiyaçları için uyanması devam eder, ancak ihtiyacı dışında bir neden ile de uyanmaz. Bu ağlamalara cevap bulamadığı için kendine uykuya kapatma önemli bir konudur, çünkü bu sahte bir bağımsızlaşmadır. Yani bağımsızlaşma sahte de olabilir, sağlıklı da. Bebek, kendini güvende hissederek destekten yavaş yavaş vazgeçtiğinde sağlıklı bir bağımsızlaşma gerçekleşmiş olur ki bu da bu iki uygulama arasındaki diğer farktır.
Son olarak, DUBG sadece uykuya dair bir yaklaşım değildir. Aslında hem bebeğin tüm yaşam anlarını gözden geçirerek ilerlediğimizden hem de ebeveynlik yaklaşımını genel olarak etkilediğinden bebeğin hayatının tümüne dair bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım kitapta uyku üzerinden anlatılmıştır, ancak kitabı okuyan ebeveynler de görmüşlerdir ki, bebek için güvenli bağlanma yolunda ona sunulacak ebeveynlik yaklaşımı konusunda hem derin hem de pratik bilgi verir.
DUBG uygulama adımları nelerdir?
Aslında adımları ile DUBG’ı anlatmanın onun sistemleştirmek olacağını düşünüyorum. Burada esas alacağımız bebeğimizin hikayesi ve ihtiyaç duyduğu destek miktarıdır. Önemli olan, bizim bebeğimize olabildiğince çok duyusuna hitap ederek orada, yanında, zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak onu kapsayabilecek ve tutabilecek şekilde var olduğumuzu hissettirmek, ancak ihtiyacı azaldıkça da bu desteği onun tolere edebileceği şekilde ve gelişimini destekleyecek şekilde yavaş yavaş geri çekmektir.
Elbette, kitapta bebeklere uygulanabilecek ve duyularına -onları aşırı uyarmadan- hitap edebilecek destek adımlarından, bu adımların nasıl uygulanabileceğinden, hangi bebek için hangi adımların uygulanabileceğinden detaylı bir şekilde bahsettim. Ama, DUBG destek adımlarından oluşan bir yaklaşımdan çok daha fazlası olduğu için, sadece bu adımların değil, yaklaşımın bütününün okunmasının ve anlaşılmasını önemli olduğunu düşünüyorum.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]